TR Kurdî EN
SON HABERLER

264 Üyemizin Sürgün Edilmesi 31.08.2017

Basına ve Kamuoyuna…
İktidarı elde etmek için kutuplaşan güçler arasında çıkan 15 Temmuz kanlı savaşını, Devlet’i yeniden dizayn etme fırsatına çeviren siyasal iktidar kendi arlarında ki çelişki ve çatışmayı kamu Emekçilerini ihraç ve Sürgün ederek ve toplumun nefes borusu olan demokrasiyi rafa kaldırarak örtmeye çalışmaktadır. Siyasal iktidar devleti yeniden dizayn etme sürecini Kamu Emekçileri ve yoksul Ezilen Sınıflar üzerinden kirli politikalarla yürütmekte olduklarını biliyoruz. Faşist ve hukuk dışı yöntemlerin artık kamu emekçileri üzerinde etkisiz kaldığının farkına varan siyasal iktidar emekçileri daha fazla sindirmek baskı altına almak için faşist uygulamalarını günden güne daha fazla arttırmaktadırlar. Fakat şunu iyi bilmekteyiz ki halka rağmen ve halka karşı yapılan uygulamaların eninde sonunda bu uygulamaları yapanların elinde patlayacağıdır. Demokrasi adına Demokrasi düşmanlığı yapan bir siyasal iktidar dünya tarihinde görülmemiştir ve bir daha ortaya çıkacağı şüphelidir. Dolayısıyla bu faşist uygulamaları yapanların bu uygulamalarının kurbanı olacağı su götürmez bir gerçektir.

Siyasal iktidar 15 Temmuzu fırsata çevirerek Konfederasyonumuz KESK’in 29 Aralık 2015 tarihli grevine Çocukların “Yaşam ve Eğitim Talebi” ile greve katılan 11 bin Eğitim-Sen üyesi öğretmen ve idari personeli açığa almıştır.  Bununla yetinmeyen siyasal iktidar Temmuz darbesinin müsssebibi olarak gösterdiği ve bir zamanlar kucak kucağa olduğu paralel devlet yapılanmasının üyelerince hukuka aykırı bir şekilde hazırlanan dosyalar üzerinden 100’e yakın üyemizin evlerine baskınlar yaparak gözaltına almış, 14 arkadaşımız 4 buçuk ay boyunca cezaevinde tutulmuştur. Bu süreçte gözaltına alınan arkadaşlarımızın neredeyse tamamı KHK rejimi tarafından ihraç edilmişlerdir. Bu 1 yıllık süreçte sendikamıza bağlı aralarında Barış imzacısı akademisyenlerinde bulunduğu 1521 eğitimci ve Konfederasyonumuz KESK’e bağlı sendikalarımıza üye toplamda 4074 arkadaşımız KHK rejimi tarafından hukuksuzca ihraç edilmişlerdir. Bütün bu uygulamalarının sonunda da 11 bin üyemize yönelik idari ve disiplin yönünden ceza dosyaları hazırlanarak 1/30 maaş kesim cezaları verilmiştir. Bunun akabinde zorunlu yer değişikliği adı altında Milli Eğitim Bakanlığına üyelerimizin sürgün edilmesi için idari yönden taleplerde bulunulmuştur. Bütün bu süreçte Anayasa, Uluslararası Hukuk ve İLO sözleşmelerince güvence altına alınan Sendikal Faaliyetler suç gibi göstererek bu uygulamalara imza atan başta okul müdürleri olmak üzere şube müdürleri, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, işbirlikçi sendikalar ve STK görüntüsü altında çalışan çıkar ve suç şebekeleri ve iş yerlerinde okul personellerinden devşirilen/ oluşturulan ajan/işbirlikçi ağlar işlenen anayasal suçların direkt ortağı ve uygulayıcısı olmuşlardır. Bu uygulamaların ortağı ve yürütücüsü olan bu yetkili ve çevrelerle hukuki zeminde hesaplaşacağımızı ve peşlerini bırakmayacağımızı buradan bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Bu bağlamda dün itibari ile ilimiz Diyarbakır’da sendikamız üyesi olan 264 eğitim emekçisi yukarda bahsettiğimiz sürecin sonunda Orta Anadolu’nun çeşitli illerine sürgün edilmişlerdir. Ayrıca bölge illerinde toplam 1000’ e yakın üyemizin aynı süreçler gerekçe gösterilerek sürgün uygulamasına tabi tutulduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. 29 aralık grevinin KHK/OHAL Rejiminin bir bahanesi olduğunu, 2008 yılından buyana yürürlüğe koymak isteyip bir türlü yürürlüğe koyamadıkları ROTASYON uygulamasından net bir şekilde anlıyoruz ki aslında bu çok önceleri hazırlanmış bir planın ilk adımlarıydı. Çünkü ‘ROTASYON’, ‘ ŞARK ISLAHAT PLANININ’ yani ‘Sürgün ve Göçertmenin günümüzdeki maskelenmiş adı olarak karşımıza çıkmaktadır.  Yürürlüğe konulan ‘Tehcir/Göçertme’ politikasını cumhuriyet tarihi boyunca uygulana gelen asimilasyon politikalarından bağımsız olmadığı gibi, kültürel ve tarihi değerlerimizi yok etmeye yönelik başlatılan Sur ve Hasankeyf yıkım ve kıyımlarından bağımsız olmadığını/olmayacağını halkımızın ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Birbirinden bağımsız gibi görünen ve toplumumuzu parçalamayı yok etmeyi esas alan Asimilasyon Politikaları, Kültürel, Tarihi, Siyasal, İktisadi ve Doğa katliamlarını farklı zaman ve zeminlerde uygulanan aynı planın parçası olarak gördüğümüzü halkımız ve kamuoyunun bilgisi ve dikkatine sunuyoruz. Eğitim Ekmekçilerine yönelik bu ‘Tehcir/Göçertme’ politikasının bir başka trajik boyutu ise,  bugüne kadar kendini halkımızın temel insani ve ahlaki değerlerine bağlı kalarak öğrencilerini korumaya adayan sendikamız üyesi arkadaşlarımız işyerlerinden ayrıldıkları an masum çocuklarımız faşist zihniyetlerle örgütlenmiş her kademedeki okul personellerinin başta asimilasyon olmak üzere her türden şiddet, taciz ve tecavüzlerinin açık hedefi olacağı endişesini taşımaktayız.  Zira Asimilasyon Taciz ve Tecavüz ’ün 100 yıldır uygulana gelen bir yöntem olduğunu herkesin bilgisi ve hafızası dahilindedir. Halkımızı ve kamuoyunu masum çocuklarımıza sahip çıkmak için duyarlı olmaya davet ediyoruz.

KHK/OHAL Rejiminin yarattığı ağır toplumsal bunalım “Özgürlük ve Demokrasinin” ülkemizde ki toplumsal alan için ne denli hayati öneme haiz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmıştır. Ülkemiz ve Toplumumuz için ‘Adalet’ vurgusunun yetersiz olduğunu bunun yerine Aydınlanmanın 3 temel ilkesi olan ‘Eşitlik/Özgürlük ve Adalet’ kavramlarının toplumsal sorunu ortadan kaldıracak yegâne reçete olduğu bilinciyle, farklı toplumsal katmanların ortak bir mücadele ve dayanışma ağını örgütlemeye acil ihtiyaç olduğunu bütün Demokrasi güçlerine bir kez daha hatırlatıyoruz. Demokratik yaşamın filizlenmeye başladığı yeni Ortadoğu şafağında Özgürlük ve Demokrasi’ye olan inancımızla mücadelemizden bir adım dahi geri atmayacağını basın mensupları ve Kamuoyunun huzurunda bir kez belirtiyoruz. Sürgün adı altında Tehcir edilmek istenen üyelerimizin, dayatılan Tehcire boyun eğmeyeceklerine olan inancımızı vurgulamak istiyoruz.

Eşitlik, Özgürlük ve Adalet’in ülkemizi bir uçtan diğer uca kadar kucaklayacağı günlerin yakın olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu çerçevede halkımız, Demokrasi güçlerimiz ve üyelerimizi dayanışma  ağını büyüterek mücadeleyi yükseltmeye ‘Tehcir/Göçertme ve her türden Asimilasyon Politikalarına karşı durmaya davet ediyoruz. Bu çerçevede biz Amed Eğitim-Sen 1,2,3 No’lu şubeleri ve üyeleri olarak her türlü baskı Tehcir, İhraç ve anti demokratik uygulamalara karşı açık bir mücadele yürüteceğimizi halkımız ve kamuoyuna duyuruyoruz.

YAŞASIN EŞİTLİK ÖZGÜRLÜK ve ADALET MÜCADELEMİZ
YAŞASIN DEMOKRATİK VE ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
YAŞASIN EĞİTİM SEN!

Eğitim-Sen Diyarbakır 1-2-3 no’lu Şubeleri

Bu yazıyı paylaşın :