BASINA VE KAMUOYUNA

Bilindiği gibi 40 milyon insanın yok olmasına neden olan II. Dünya savaşı 1 Eylül 1939 yılında başlamış ve 1945 yılında son bulmuştu. Bu kıyımın zihinlerden silinmemesi için Birleşmiş Milletler 1 Eylülü Dünya Barış günü olarak ilan etmiştir. Ancak bu tarihsel gün hafızalarda pek yer almamış olacak ki sonraki yıllarda dünyanın birçok bölgesinde ne yazık ki benzer kıyımlar devam etmektedir.

Günümüz dünyasında özellikle kuzey Afrika ve Ortadoğu’da savaşlar dur durak bilmiyor. Mısır’da, Suriye’de ve Kürdistan’da egemenlik uğruna çıkartılan savaşlarda her gün yüzlerce insan yaşamından oluyor, bir insanlık suçu olan kimyasal silahlar kitle kıyım aracı olarak kullanılıyor.

Kürt coğrafyasında inkâr ve imha politikalarından kaynaklı olarak son 30 yıldır süren savaşta toplum olarak önemli değerlerimizi kaybettik. 40 binin üzerinde insan yaşamından oldu. Kürtlerin bu savaşı bitirme noktasında önemli girişimlerine rağmen devlet gerekli adımları atmayarak savaşın sürdürülmesini sağladı. Ancak gelinen aşamada, verilen mücadele sonucunda Kürtlerin varlığı kabul edilmesine rağmen hakları noktasında inkâr devam ediyor. Sayın Öcalan’ın inisiyatifiyle başlayan süreç AKP’nin yönetim engelline takılıyor. 

Newroz’da yapılan çağrı üzerine sınır dışına çekilme işlemi büyük bir oranda gerçekleşmişken Sayın Başbakan’ın bu durumu küçümsemesi anlaşılır değildir. Kaldı ki devlet tarafından atılan herhangi bir adım ortada yoktur.

Demokrasi paketleri yılan hikâyesine dönmüş durumda, 10 binlerce siyasi tutsak cezaevlerinde tutuluyor. Sayın Öcalan’ın yaşam koşullarında herhangi bir değişiklik yapılmış değil. Anadilde eğitim konusunda inkâr sürüyor.

Suriye’deki gelişmelerle birlikte Kürtler iki yanlış çizgiyi de tercih etmeyerek kendi öz gücüne dayanan bir politika izlemiş ve statüsünü oluşturmuştur. Bunu hazmedemeyen AKP hükümeti çeteci grupları destekleyerek Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmak istemektedir.

Son günlerde bu desteğin belgeleri basında yayınlandı. Rojava Kürtlerine insani yardım yapılmasına izin vermeyen Türkiye, El Nusra çetesine lojistik destek vermekte behis görmüyor. Bir taraftan kuzey Kürtler ile barış görüşmeleri yapmak diğer taraftan Rojavaya karşı çetecileri desteklemek çelişkili olduğu gibi samimiyetsizliği de ifade etmektedir.

Newroz’dan bu yana önemli bir rahatlama yaşanıyor. Bu sürecin ilerletilmesi için herkese büyük görevler düşüyor. Barışın bizim kendi ellerimizde olduğunu unutmamalıyız. Bu çerçevede eylem ve etkinliklerimizi çoğaltıp büyütmenin dışında başka bir yolda yoktur. Bizler Amed sivil toplum örgütleri ve siyasi partileri olarak hükümetin adım atmasını sağlamak ve onurlu bir barışa ulaşmak için çaba içerisindeyiz. Bu doğrultuda 1 Eylül günü saat 16.00 da Amed İstasyon Meydanında yapacağımız bölge mitinge tüm halkımızı davet ediyor.

  Kasım BİRTEK

                                                                       KESK Amed Şubeler Platformu

   Dönem Sözcüsü