BASINA VE KAMUOYUNA
Bizler, bugün burada, içeride görülmekte olan sendikamız Eğitim Sen’nin Şırnak Şube Başkanı Serhat UĞUR’un da içerisinde olduğu arkadaşlarımızın davası ile ilgili toplanmış bulunuyoruz.
Bilindiği gibi AKP mağdurları oynayarak iktidara geldi. “Demokratik Açılım ve İleri Demokrasi” kavramlarını da kullanarak iktidarını pekiştirdi. İlk işi devletin bütün kurumlarını ele geçirdikten sonra, gerçek yüzünü göstererek siyasi soykırım operasyonlarına başlamak oldu. Yaklaşık 10 bin Kürt siyasetçisi ve emekçi bu operasyonlar sonucu gözaltına alınıp tutuklandı. Amaçları şuydu; Örgütlü kürt gücünü kırmak ve etkin bir mualefet örgütü olan KESK’lileri susturmak… Ancak amaçlarına ulaşamadılar. Hem Kürtler hem de KESK’liler mücadelelerini daha da yükselttiler.
Bugün itibariyle KESK ve bağlı sendikaların 70 yönetici ve üyesi tutuklu bulunmaktadır. Bunlardan biriside sendikamız Eğitim Sen’in Şırnak Şube Başkanı Serhat UĞUR’dur. Serhat UĞUR 17 Eylül 2011 tarihinde Şırnak’ta KCK operasyonu adı altında yapılan operasyonla gözaltına alınıp tutuklanan 45 kişi den sadece biridir. Bu arkadaşlarımız yaklaşık 2 yıldır. Özgürlüğünden yoksun olarak cezaevlerinde yaymaktadırlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Bütün KCK ve KESK davalarında olduğu gibi bu davada hukuki değil, siyasidir. Şahıslar suçlarından dolayı değil hak istemelerinden dolayı tutuklu bulunmaktadır. Bu nedenle eğer adalet varsa derhal serbest bırakılmaları gerekmektedir.
30 yıldır süren, 41 bin insanımızın yaşamına ve önemli değerlerimizin yitimine sebep olan savaş Sayın Öcalan’ın 21 Mart 2013 Newrozun’da yaptığı çağrı üzerine durdurulmuş bu karar halkımızda umut yaratmıştır. Hükümet bu karara karşı olumlu adım atacağına, oyalama politikalarına başvurmaktadır. Bir taraftan sürecin kararlılıkla ilerletileceğini söyleyen Başbakan diğer taraftan tahrik edici dilinden vazgeçmemektedir. “Terörist, Terörist Başı “ gibi kavramlarla adeta süreci baltalamaya çalışmaktadır. İmralı’ya giden heyete müdahale etmenin hiç haklı gerekçesi yoktur. Yeni karakolların inşası ve koruculuğun genişletilmesi samimiyetsizliğin göstergeleri olarak bizleri ürkütmektedir.
Buradan bizler bir kez daha belirtmek istiyoruz ki adım atma sırası hükümettedir. Devlet bu sorumluluğunu gören bir noktadan hareket etmek durumundadır. Yüzlercesi hasta olan 10 bin Kürt siyasetçinin tutuklu kalması çözüm sürecine katkı sunmaz. Sayın Öcalan’ın bugün içinde bulunduğu cezaevi koşullarının sürece katkı sunması önünde zorlaştırıcı rol oynaktadır. İlk adım olarak Sayın Öcalan’ın koşulları misyonuna uygun hale getirilmesi ve tüm cezaevlerinin boşaltılması için gerekli olan yasal düzenleme meclis genel kuruluna sunulmalıdır.
Bingöl ve ülkenin birçok yerinde meydana gelen Tecavüz olayları davalarında fail olan ve Gezi olayları sırasında tepkilerini gösterenleri katleden güvenlik güçleri görevlerinin başındayken Kürt siyasetçileri ve emekçilerin özgürlüklerinde yoksun bırakılması ahlaki ve insani değildir. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.