Ülkemizin içinde bulunduğu durum bütün toplumsal kesimlerin harekete geçmesini zorunlu hale getirmiştir. Öyle bir durum ortaya çıkmıştır ki ya bütün toplumsal kesimler bu kabul edilemez sürece itiraz edecekler, ya da AKP eli ile yaratılan karanlık tablo derinleşerek herkesin canının yandığı zifiri karanlığa dönüşecektir. Bugün burada başlattığımız 2 günlük açlık grevinin esas amacı da bu tabloya itiraz etme isteği ve kararlılığıdır.
AKP kendi iktidarlarının ilk günlerinde demogojik sözlerle demokratikleşme ve açılım konusunda toplumun önemli bir kesiminin umutlarının yeşermesine zemin hazırlamıştı. Askeri vesayet karşıtı mesajları toplum tarafından desteklenmişti. Ancak bu söylemler devlet kurumlarının ele geçirilişinden sonra son bulmuş, yerini toplumu geren çatışma ortamını çoğaltan sözlere bırakmıştır. Geldiğimiz aşama itibariyle, son MİT olayında da ortaya çıktığı gibi artık yeni bir vesayet rejimi oluşmuştur. Bunun adı da polis devletidir.
AKP ve iktidar ortağı Gülen cemaati Kürtlere ve emekçilere karşı “nefessiz bırakma” politikalarını en acımasız bir şekilde uygulamaya koymuş bulunmaktadır. İçlerinde 40 üyemizin, siyasilerin, öğrencilerin, kadınların, gazetecilerin ve avukatların bulunduğu binlerce insanın KCK adı altında tutuklanması bu projenin gereğidir. Türkiye adeta dünyanın en büyük cezaevine dönüştürülmüştür. Sayın başbakanın, defalarca “seçilmişleri atanmışlara ezdirmem” şeklindeki sözlerine rağmen Kürt milletvekillerinin cezaevinde tutulması ve cezalandırılmaları manidardır.
Biz emek ve demokrasi güçleri olarak çözümün bizim ellerimizde olduğunu düşünüyor ve AKP’nin çözüme gelmesi için mücadelenin büyütülmesi gerektiğini belirtiyoruz.
Bu nedenle bir başlangıç olarak;
- Kesilen müzakerelerin yeniden başlaması
- Cezaevlerindeki tecrittin kaldırılması
- Askeri ve siyasi operasyonlara son verilmesi
- Anadilde eğitim ve savunma hakkının tanınması
- Tutuklananların serbest bırakılması için
Bugünden itibaren 2 günlük açlık grevine başlıyoruz.
Herkesi duyarlılığa çağırıyoruz.
Diyarbakır Emek Demokrasi