Ülkemiz zorlu bir süreçten geçiyor. Demokratikleşme söylemini yaygın bir şekilde kullanan AKP hükümeti, bu söylemleriyle örtüşmeyen bir pratik sergiliyor. Çatışmalar ve operasyonlar sonucunda gencecik bedenler toprağa düşüyor, annelerin gözyaşları dinmiyor. Kürt halkının seçmiş olduğu temsilcileri dahil olmak üzere binlerce yurttaş gözaltına alınıp tutuklanmış durumda. Siyasi gözaltı ve tutuklamalarda dünya birincisi olan ülkemizde AKP hükümeti ve onun iktidar ortağı cemaatler hiçbir muhalif sese tahammül etmiyor. Artık en masumane etkinliğe bile müdahale etme gereği duyuluyor. KESK ve bağlı sendikaların yöneticileri dahil olmak üzere 50 ‘ye yakın üyemiz şuanda özgürlüğünden yoksun bir biçimde cezaevinde yatmaktadır.
Cezaevlerinde tecrit ve yoğunluk adeta bir insanlık dramına dönüşmüş durumdadır. Bizzat Sayın Başbakanın kamuoyuna açıkladığı Oslo ve İmralı görüşmeleri toplumda önemli umutlara yol açmışken son dönemde tırmandırılmak istenen gerginlik kanlı sürecin daha da tırmanmasına yol açmıştır. Kürt sorunun diyalog yoluyla demokratik bir şekilde çözümünde Sayın Öcalan’nın rolü bilinirken, aylardır avukatlarıyla görüştürülmemesi gerginliğin daha da artmasına neden olmuş ve çözümü daha da zorlaştırmıştır. Birçok ilde başlatılan ve cezaevlerinde süresiz açlık grevine dönüştürülen eylemleri basından öğreniyoruz. Burada ölümlere mahal vermemek için devlete büyük görevler düşüyor. AKP’nin bu sorumluluğunu hatırlatmak üzere bugün buradayız.
İlk adım olarak tecridin kaldırılması ve müzakerelerin başlatılması yaşanacak acıların önüne geçmek açısından önemlidir.
Bizler KESK ve Bağlı Sendikaların yönetici ve üyeleri olarak barış sağlanıncaya kadar mücadele içinde olacağımız bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.
KESK Diyarbakır Şubeler Platformu