Basına ve kamuoyuna…

Ülkemizde gelenek haline gelen darbe süreçleri toplumsal hafızalarımızda 10 yıllardır tahribatlar yaratmış ve her seferinde egemenlerin iktidarlarına güç katma aracına dönüştürülmüştür. Darbelerin panzehrinin demokrasi ve halkın âmâsız fakatsız yönetimlere katılımı olduğunu biliyoruz. İktidarlar her zaman için halkın yönetimlerde söz sahibi olmasından tedirgin oluşmuşlardır.

Demokratikleşmeyen devletler her zaman darbe tehdidiyle karşı karşıyadır. Gerekli önlemler alınmadığı için 15 Temmuzda bir darbe girişimi yaşandı. Tarihten ders çıkarmadığımız için bu darbe sürecinde de tarih tekerrür etti OHAL gerekçe gösterilerek yüzbinlerce kamu emekçisinin işlerine bir gecede son verildi hiçbir gerekçe göstermeden OHAL bahane edilerek iktidarlarının önündeki muhalif kesiminler ‘in tasviyesi  başladı.

Hükümetin, darbecilerle mücadele edeceğiz diyerek ilan ettiği OHAL ve çıkardığı KHK’lar ile haklarında somut ve hukuki hiçbir delil olmadan on binlerce kamu emekçisi bir gecede işsiz bırakılmış ve en temel haklarını kullanabilmeleri fiilen engellenmiştir.

Ülkenin üzerine karabasan gibi çöken bu hukuksuz uygulamalar nedeniyle aralarında belediye başkanları milletvekilleri ve kamu emekçilerinin bulunduğu binlerce kişi gözaltına alınmış veya tutuklanmıştır. İhraç edilen kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkum edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 50 ‘ye yakın kişi intihara sürüklenmiştir.

Konfederasyonumuz KESK bu sürecin başından itibaren üyeleriyle dayanışma içerisinde olmuş, örgütlediği çeşitli eylem ve etkinliklerle yaşanan hukuksuzluklara karşı gerek ulusal gerekse uluslararası alanda emekçilerin taleplerini gür sesle dile getirmiştir.

KHK ile haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen eğitim sen üyeleri  Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık ile terbiye edilmeye çalışılan emekçilerin sesi olmak için Ankara’nın göbeğinde “işimi geri istiyorum” talebiyle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamış ve eylemlerinin 75. gününde tutuklanmışlardır. Cezaevinde açlık grevine devam eden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bugün açlık grevinin kritik eşiği olan 154. gününe girmiştir.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatı Engin Gökoğlu, eğitimcilerin her an kalp yetmezliği yaşayabileceğini, taleplerinin bir an önce kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Ahim’e yapılan başvuru ise reddedilerek uluslararası alandada semih ve Nuriye ölüme mahkum edildi.

Bilindiği üzere Türkiye siyasi tarihinin en karanlık dönemlerde dahi temel yaklaşımımız “yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” olmuştur. Bu nedenledir ki örgütlü gücümüz tüm sinir uçlarına kadar üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklarından ve yaşamlarından endişe etmiş ve etmeye de devam etmektedir. Bundan sonra gelişebilecek kalıcı hasar veya ölümler gibi her türlü olumsuzluktan bu iktidar sorumludur.

Eğitim-Sen olarak talebimiz açık ve nettir! Hükümet, eğitim sen üyeleri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için acilen harekete geçmeli, üyelerimiz derhal serbest bırakılmalı demokratik ve meşru tüm talepleri karşılanmalı, haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm emekçiler görevlerine iade edilmelidir.

Eğitim-sen Diyarbakır 1-2-3 no’lu şubeleri